3'te uyandım.
müzik dinleyerek yarınki yemek için alışveriş yapmaya, markete yürüdüm. bilirsin işte: mantar, patates, marul, makarna...
gökyüzü güneşten yana turuncuydu.
durup durup gülümsemem de bundan ötürüdür.
sonra ayık olup olmadığımı test etmek için, anayolda asvaltın ortasına çizilmiş beyaz şeritlerin üzerinde düzgünce yürümeyi denedim.
ve yürüyebildim.
ikna edemedi yine de beyaz şeritler. kolay ikna olamıyorum bu onların suçu değil. hele ki gözlerimi tam açamıyorken..
ben yolun ortasındayken arabalar mı nerdeydi? bilmem.
kimbilir.. belki beni de ezip geçmişlerdir.
sonra koştum. ben hep koşarım böyle zamanlarda.
sonra da yoruldum, ben hep yorulurum böyle zamanlarda.
beni gideceğim yere kadar bırakabileceğini söyleyen bi adam yüzünden karşı şeride geçtim.
''hayır, teşekkür ederim.'' dememe rağmen benden yüz metre uzakta arabasını sağa çekip tekrar beklemeye başladığını görmemle aynı zamana denk gelir bunu yapmam.
benim suçum değil ki, o da kolay ikna olmuyomuş.
gülümsedim, geçtim.
sadece yorgunluğumu ikiye katlıyo böyle insanlar..
buna sebep olduğu için Mr.Gerizekalı'nın kendisini yerden yere atması dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder