haydar haydar

bilirsin bazen olur..
sabah uyanınca diline nerden dolandığını bilmediğin bi şarkı takılır.
içinden bi ses uyanır uyanmaz başlar şarkıyı söylemeye, sen devam ettirirsin gün boyu.
yani sende olmuyosa bilemem, benim olur hep.

peki sabahın bu saatinde içimdeki sesin ''haydar haydar'' türküsünü söylemesi?

haydar da kim?



[ayrıca sabahın bu saatinde anladığım üzere, mert kocagöz gibi insanların hala yaşıyor olması ne kadar da üzücü.
sevgili mert kocagöz; olur da google'da ismini arama gibi bi saçmalık yapar da, birgün bu blogu bulursan, senin bi pislik olduğunu düşündüğümü bilmeni isterim. üzgünüm ama sanırım sen bi zavallısın evlat.]

asansörde bari sus!

bugün büyük bir alışveriş merkezinde, zaten 10dakikalık olan işimi daha da çabuk halletmek için bindiğim asansörde, çok pis anladım ki asansörde konuşmamam gerek kurabiye. özellikle kendi kendime ve tanımadığım birisiyle kesinlikle konuşmamalıyım. hatta bant falan yapıştırmalıyım binmeden ağzıma. abartmıyorum kekini kabartıyorum.
off çok kötüydü.. resmen asansör faciası.

şimdi şöyle açıklayayım öncelikle: alışveriş merkezinde zemin kat, bodrum katlar dahil toplam beş kat var. ve benim işim en üst katta. katların derecelendirmesi 2, 1, 0, -1, -2 diye. şimdi siz bu eksilere aldanıp da bu katları yerin altında sanmayın, zira 3 kattan da giriş var alışveriş merkezine. (bknz: -2, -1, 0)

asansöre binip çıktım ve işimi halettikten sonra tekrar alışveriş merkezine girdiğim kata inmek için asansörü beklemeye başladım. asansör geldi, kimse yok içerisinde. ben bu sırada kapının ağzında durup, arkamda asansöre binmeye çalışan yakışıklı adamdan habersiz ''hangi kattı acaba? -1di heralde, yok yok yaa -2ydi...''diye sesli sesli düşünüyodum ve yine bu çelişkiler içinde adamdan habersiz -1e de -2 ye de basmış bulundum. (bu arada ben katları numaralandırma işine, başında eksi bulunan rakamlar girince feleğimi şaşırıyorum, kafam karışıyo, sürekli çelişki yaşıyorum: hangisi garajdı, lan yoksa yine depoya falan mı iniyorum o kadar aşağıda değildi falan falan...) içeri geçtim, asansör kalkışa hazır diye düşünürken adamı farketmemle renkten renge girmem aynı zamana denk geliyor sanırım, hıhı evet evet aynen öyle oldu. adamcağız benim bastığım katlardan birinde inecek belli ki, hiçbir tuşa basmadı -hem zaten herkes benim gibi mi bulduğu her kat numarasına bassın-. asansör hareket etmeye başladı ve tahmin ettiğiniz gibi -1 de durdu. kapı açılır açılmaz anladım ki benim ineceğim kat -2!! damn it. ben kapıya bakarken hissettim ki adamım da bana bakıyo. bakar tabi!! iki tuşa da ben basmışım, asansörde ikimizden başka kimse yok ve numarası -1 olan katta inen kimse de yok! adam gözümün içine içine bakarken,
benim dudaklarımdan gülümsemeyle karışık, dökülmesini birtürlü engelleyemediğim sözcükler:

''demekki -2ymiş..''

önce derin bir sessizlik oldu.
asansör yerin diplerine doğru çekti beni orda hissettim.
üstelik ne tuhaftır(!) hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.
sonra naif bir gülümseme.
sonuç: -1den -2ye inene kadarki o kısacık aralıkta beraber gülüşmeler.
ama ben yalancıktan güldüm.
sırf cool görünüp durumu toparlamak için.
ama o adamın bu durumu yuttuğunu hiç sanmıyorum.
bazen şu dilimi ameliyatla aldırmak istiyorum!

asansörde konuşmayın ve rica ediyorum biner binmez kolunuzu iki yanınıza alıp yüzünüzü kapıya dönmeyin. hakkaten bi tuhaf olmuyo mu sizce de, yuvarlak falan oluştursanız daha iyi olmaz mı?..

üzüm yiyelim.