hepiniz bi zaman bi yerlerde silginizi kaybettiniz ve hiçbiriniz bir silgiyi sonuna kadar kullanıp bitiremediniz, biliyorum.
peki milyonlarca silgi kaybolup nereye gidiyor hiç düşündünüz mü?
ben hep düşündüm.
hepsi ortadan kaybolup yeraltında bi yerde toplanıyorlarmış mesela..
ayinler, kaybolan silgiye
kaybolabilmiş silgi ünvanı vermek için tören yapıyolarmış misal kendi aralarında.
hatta kaybolarak sahibini çıldırttıysa bir üst rütbeden başlıyolarmış falan.
(+
neye başlıyolarmış?-tanrı aşkına tabikide yavru silgilere kaybolabilme sanatını öğretmeye! başka ne olacağını zannediyorsun!?.)
diyeceğim o ki, olması gereken yerde değilse silgin; unut-gitsin. düşme peşine.
yani nereye gitmiş olabilir ki, az önce burdaydı, en fazla yere düşmüştür deyip, sonra da yerleri ara tara tırım tırıs hokus pokus abra kadabra..
gerek yok bunlara.
sen bunları söylerken o çok uzaklarda olacak mütemadiyen.
iyi ama nerde bu silgi? serzenişleri vs..
gelmeyecek bilesin.
o iyi olacak.. merak etme.
ve son olarak şunu da bilmelisin: o, dostlarının yanındayken, senin yanında olduğundan daha mutlu oluyor.
şimdi git ve ağla bi köşede.
bir silgiye bile sahip çıkamazken gelmiş bunları okuyosun bide utanmadan.