ciddiyim.

o değil de gençler,
ben ilerde çocuğuna sürekli müdahale eden bir anne olursam eğer, ki dünyada ne olacağı belli olmaz, çekip vurun beni tamam mı lan?
ben size ceza almadan cinayetten nasıl sıyrılacağınızı da anlatcam, endişelenmeyin herşeyin bir çözümü var.

ha ayrıca alt dudağımda çıkan gerizekalı uçuk, sevmiyoruz seni olum. GİT BURDAN!

sadece yelek giyip içine hiçbişey giymeden metroda karşımda oturan sevgili apaçi, konverslerinin turkuaz olmasını da bi kenara bırakırsak: NE HALT YEMEYE O PAKET LASTİKLERİNİ KOLUNA TAKTIN LAN.

metroda telefonum çekmiyor gençler.

Alaska

rüyamda alaska'daydım. üstelik aşıktım.
en sevdiğim mevsimin yaz olduğundan endişe duyduğum şu günlerde gördüğüm en güzel rüyaydı.
everything is turning blue la la laa..

deniz kokan bir şey, hem de çok güzel kokan bir şey..

sarı

yolculuklara akşam üzeri çıkılmasından yanayım.
akşam üzeri çıkılan yolculuklarda, yolda şu şarkının dinlenilmesinden yanayım.
ayrıca bide sarı vosvosun dünyanın en güzel bir arabası olduğunu düşünürsek, yolculuklara akşam üzeri sarı vosvosla çıkılmasından ve yol boyunca şu şarkının dinlenilmesinden yana olduğum söylenebilir.
çünkü gençler, sarı vosvos en güzel bir arabadır.

n'aber cınımm? (bugs bunny'nin sesinden.)

7

güneş enerjisiyle çalıştığım gerçeğini bir kenara bırakalım şimdi, çok sıcak. beynimin günleri otuzaltı saat olarak algıladığı dönemler yaşıyorum. otururken durduk yere rüya görmek de olaya dahil. hayır delirmiyorum, çünkü dünya dönüyor ben ne dersem diyeyim.. geçen gün bir tane uçak bizim evin tepesinde 7 kere daire çizdi mesela. pilotu delirmiş.

bide adam sandler gelsin beni babamdan istesin.
adam ''sandler'' beyler.
şimdi herkes sussun.

sakız

şehir içinde otobüse bindiğimde, hep en arkasına oturuyorum ki rahatça sakız şişirip patlatabileyim. çünkü bu şekilde sakız patlatma sesinden rahatsız olanlar arkasına dönüp baktığında, sakız patlatma suçundan birden çok kişi zan altında kalabiliyor.
arkasına dönünce birileri, ağzımı hiç kıpırdatmadan dışarıya baktığım da doğru evet.
ne mutlu türkiye!

*'ne mutlu türkiye!' bir helin avşar cümlesidir.

sineklere uyarı

sabahları uyurken vizzzzzz diye tepemde gezecek olan sineklere yazıyorum bu yazıyı,
bugün içinizden birini öldürdüm.
hatta ezdim diyebiliriz.
hayır pişman değilim.
bu yazıyı yazıyorum, çünkü eğer aranızdan biri yine gelecek olursa ben uyurken, evli ve çocuklu olsun istemiyorum.
sinekler yüzünden uyuyamadığımda vicdanımı yatağımın altına saklıyorum çünkü ben, o yüzden herşeyi yapabilirim bunu bilerek gelin.

kimse üzülsün istemiyorum.
kadın sinekler kocalarınızı uyarın. lütfen.

hot

hep yaz olsa ama keşke bu kadar sıcak olmasa dimi,
tanrım sen de biliyorsun ki soyunmak terlemeye engel değil, lütfen ısı ayarını biraz düşürelim.
lütfen.
*
bilirsin herşeyin bir sebebi var, vitesli bisikletlerin bile.

adam mümin beyler.

''Ankara Büyükşehir Belediyesi 2010 Çocuğu Ücretsiz Sünnet Ettirecek''

bu melih gökçeğin hiç işi gücü yok lan, böyle bebelerin pipisiyle uğraşıyo her yıl..

çoluk

ben burdan siz gençlere önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum:

LÜTFEN ÇOLUK ÇOCUKLA BENİM TATİL YAPTIĞIM ŞEHRE TATİL YAPMAYA BİR DAHA GELMEYİNİZ. DİKKAT DİKKAT, LÜTFEN ÇOLUK ÇOCUKLA BENİM TATİL YAPTIĞIM ŞEHRE BİR DAHA TATİL YAPMAYA GELMEYİNİZ.

bıktım lan
..boğulan çocuk, simidi kaybolan çocuk, poşete su doldurup deliklerinden fışkıran suyla insanları ıslatan çocuk, ben evimizi özledim diye ağlayan çocuk, annesinin ''çabuk buraya gel! booolcaan!!'' diye bağırdığı kolluksuz denize giren çocuk, bana kumdan kale yap diye ağlayan çocuk, gerizekalı anne babasının zorla denize soktuğu ''ben denize girmiceeeeem!!'' diye denizden korkup ağlayan çocuk, sahilde kaybolan çocuk..
bi dahaki sefere şeker vercem diye çocukları kaçırıp, sadece kafalarını dışarda bırakıp hiç kıpırdayamayacakları bir şekilde ıssız bi yerde kuma gömmeyi düşünüyorum. toplu mezar gibi bir nevi.
çocuğunuzu da alın gidin lan.

edit: çocukları çok seviyor olmamın bu konuyla bir alakası yoktur. lütfen saçmalamayınız. aynı şey değil.
bide hamile kadınlar, lütfen hamile hamile denize girmeyiniz, çok korkuyorum bişey olcak diye.

ants love me.

sevgili, ben gülümseyerek yürüyen merdivene bakarken, yürüyen merdivenden bana bakıp gülen çocuk,

yürüyen merdivenin boş olduğunu normal merdivenden çıkarken farketmiş olup salak salak gülümsemem; parkta üstümde gezinen karıncalara rağmen, 2 saat çimlere yatıp, müzik dinlerken kendi kendime gülüp şarkı söylememle aynı nedene dayanıyo bunu bilmelisin gerizekalı.

mutluydum lan sadece, yoksa aklım başımda benim.

bu yazıyı özellikle makinistler okusun: O KAPILAR BEN BİNMEDEN KAPANMAYACAK BİR DAHA.

metroya yetişmek için merdivenlerden koşarak inen, ucu ucuna yetişecekken kapıların kapanmasıyla metroya binemeyen insanlar için endişeleniyorum.
hayat bence en çok o zaman küsülesi oluyor. yani ben hep o zaman bir silahım olsun ve bir sonraki metroyu kaçırayım, hatta makinistin kafasına silahı doğrultup ''şimdi her 2 metrede bir, şiddetli bir şekilde frene basarak sür şunu seni lanet olası pislik'' demek istiyorum.
varsın metrodaki yolcular 2 metrede bir sarsılsın..

ama küsmeyin lan 2 dkda bir geliyor metro dediğin!?!

hatta

altından arabaların geçtiği yaya köprüsü bulup, bacaklarımı sallandırarak oturduktan sonra, arabaların gürültüsünü bastıracak kadar yüksek sesle şarkı söylediğimi, çekirdek çitleyip kabuklarını geçen arabalara atıp ''ARABANIZI DA ALIN GİDİN LAN!!'' diye bağırıp ardından kahkaha attığımı hayal ediyor olmam da yetmiyor.

bilesiniz.

yalın

telefonumda 250 tane numaranın olması ve hiçbirinin işe yaramaması, işe yarayan numaraların sahibi arkadaşlarımın çoğunun şehir dışında olması yüzünden bunalıp, 6lı brovni alıp yemeyi düşünmüş olmam, bunu düşündüğüm anda en son en fazla 3tanesini ardarda yiyebildiğimi hatırlayıp kalan 3ünü yiyecek kimsemin olmadığını farketmem, ne kadar yalnız olduğumu anlatmaya yetmiyor gençler.

temmuz

temmuzun kendini nisan sandığı şu günlerde, şemsiye yeminimi bozmayı düşünüyorum gençler. çünkü insan gibi davrandıkça zıvanadan çıkıyo hava. sinüzit dedikleri yağmur yağınca ben burdayım diye bayrak çıkarıyo sanki başımdan. lakin yine de mikail'le aramız iyi.

bütün gün alışveriş yaptım, geberdim yorgunluktan, bir yandan da sinüzit.. ama sonra ''allahım daha fazla alışveriş yapabilmem için lütfen bana para ver'' diye dua ederken buldum yine kendimi.. kadınım çünkü. damarlarımdaki asil kanda mevcut bi kere alışveriş dediğin.

ben şimdi yine gidiyorum.
herşey yolunda.
ben gelene kadar herkes sevişsin.
hadi öptüm.

''gidip gelmeler bitti, gelip gitmeler başladı.''
elçin.