this is the life.

bilirsin işte otobüsün sesinden, kulaklığından gel(iyor olduğunu umduğun)en müzik sesini duyamazsın,
örgü örüp aynı zamanda film izlemek istersin, ama örgü örerken altyazıyı takip etmeyi unuttuğundan, iğrençce seslendirilmiş dublaja boyun eğersin..
ama huzurlusundur;
her an göktaşı düşebilir, yarın yaz gelebilir, uzaylılarla odanda nesi var oynayabilir, birazdan istanbulda yaşamaya başlayabilir, bi arkadaşın sana atkı örebilir, miden bulanma işini erteleyebilir, aşık olup evlenebilir, hatta bi oğlun olabilir, bi yerlere gidip çılgınlar gibi şarkı söyleyebilir, dağ bayır demeden günlerce bisiklet sürebilir, sevdiğin adam(!) seni arayıp telefonda saçmalayabilir ve sen yarından itibaren domates yetiştirmeye başlayabilirsin.

-umudunu kaybetme.

6 yorum:

Eshevar dedi ki...

hayat tuhaf, vapurlar falan?

Madam de la Red dedi ki...

daha çok: portakal falan..

Adsız dedi ki...

Bak bak bir şarkı var, Radical Noise- Bazen. Ben her sabah bununla çıkardım okula, bişiciğim kalmazdı...

İpucu:
Şehrin toprağı altımda inlese, ufakça irkilsem
Sesime ses verse bir martı

Yalnızlığın öbür ucunda bir dost daha var diyebilsem
Hani sen hiç gitmesen

Yaşam ağını örerken gözlerine şarkı birden duruverse bile
Gözlerini ayrılık ıslatsa bile, umudu büyüt içinde

Madam de la Red dedi ki...

ovv yehh..
i like it. thanks..

FFatiHH dedi ki...

attığın 10 adımdan sonra arkanı döndüğünde bir adım gerinde bir uçurum görebilirsin ama bunu açıklamaya çalışmazsın bile.Kafanı yukarı kaldırıp yeri görebilirsin.Dünyanın altındakiler neden aşağı düşmüyor diye düşünürken bir reklama aklın gidebilir.Sonra bir diziye ortasından başlayabilirsin.yumağın ipinden çektiğinde yumağın sana doğru mu gelip senden uzağa mı gideceğini merak edebilirsin.Bir sürü şey var yaaa...

Madam de la Red dedi ki...

dimi dimi..
ne güzel.